Köroğlu Dağları’nın Güney Yamaçlarında Yazılan Kolektif Bir Hikaye

Ankara’nın kuzeybatısında yer alan Güdül ilçesinin Tahtacıörencik köyünde, yıllar önce bir araya gelerek çeşitli değişim ve dönüşümlerin önünü açmış olan, gıda güvencesini ve gıda egemenliğini gözeten bir doğal yaşam kolektifinin öncülüğünde güncel bir süreç yaşanıyor. Çiftçilerden köy halkına, türeticilerden sivil toplum gönüllülerine  kadar geniş bir topluluğu kapsayan bu deneyim, hepimiz adına daha iyi bir gelecek için sizleri doğa dostu yaşamın, sosyal güvencenin, dayanışmanın ve agroekoloji uygulamalarının renkli hikayesine davet ediyor. …

Tahtacıörencik ve Ötesi sürdürülebilir bir hal ve eylemler bütünüdür.

Güdül ilçesinin Tahtacıörencik köyünde, insan ölçekli ve doğa dostu üretim hayat buluyor ve yaygınlaşıyor.

Onlarca aile çiftliğinin kadim dönemlerden günümüze kadar korunmuş kültürel mirasla üretim yaptığı bu alan, çeşitli gıda toplulukları, türeticiler ve gönüllüler tarafından desteklenmektedir. Topluluk destekli bir üretim ve tedarik modeliyle çeşitli sebze, meyve, bakliyat ve tahıllar zehirsiz ve emek yoğun bir şekilde yetişirken, köylülerin geçim kaynaklarından olan arıcılık ve mera hayvancılığı ekolojik döngü içerisinde agroekolojik tarımsal faaliyetleri de destekler.

Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi (TADYA), doğa dostu üretim yapan ve çoğu Ankara’da yaşayan binlerce kişiye aracısız bir şekilde gıda temin eden 50’ye yakın üreticiden oluşuyor;   www.tahtaciorencik.org


Biz Kimiz ve Ne Yapıyoruz? 

Tahtacıörencik köyünde devam etmekte olan doğa dostu üretime destek vermeyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini merkezine alarak kadim üretim havzalarındaki geleneksel bilgileri ortaya çıkarmayı ve Ankara geneli için küçük ölçekli üretim rehberi ve projeksiyonlar yapmayı amaçlayan, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı GEF-SGP fonu tarafından desteklenen “Krizler Döneminde Dayanıklı Gıda Sistemleri Oluşturmak: Tahtacıörencik ve Ötesi” projesi, aynı zamanda bölgedeki sosyal ve ekolojik bilinci güçlendirmeyi de hedefliyor.

2021-2022 döneminde “Gıdamız Geleceğimiz!” mottosuyla hayat bulan bu çalışmalar kapsamında, yerel kaynakların farkındalıklı ve sürdürülebilir kullanımını hedefleyen yeni yaklaşımların hayata geçmesi ve bu esnada yerel halkın karar alma süreçlerine doğrudan dahil olduğu nitelikli kırsal dönüşüm süreçlerinin desteklenmesi amaçlanıyor. Projenin kapsam, hedef ve faaliyetlerinin bir özetini Projemiz sayfasında bulabilirsiniz.


Sürdürülebilir Yaşam Derneği (SUYADER), Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği ve Tahtacıörencik Köyü Güzelleştirme, Yardımlaşma ve Kalkındırma Derneği ortaklığında yapılan çalışmalar, TADYA(Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi) üreticilerinin gerçekleştirdiği dönüşüme katkı vererek bu dönüşümün sürdürülebilirliğine katkı sunmayı, agroekolojik üretim pratiklerinin, aracısız tedarik yöntemlerinin ve zehirsiz gıdanın ne olduğunun ve doğayla kurduğumuz döngüsel bağın her bileşeniyle ne kadar önemli olduğunun karar vericilere ve kent sakinlerine anlatılmasını hedefliyor. Üreticilerin, türeticilerin, tüketicilerin, yerel yönetimlerin ve sivil toplumun dayanışmasıyla, doğal döngünün her bileşenini daha sade bir şekilde anlayarak su yüzüne çıkarabilmek ve agroekolojik dönüşüme katkı vermek, içinde bulunduğumuz krizler döneminde hem kırsal hem kentsel alanlarda dayanıklılığımızı ve uyumumuzu artırmak adına büyük önem taşıyor.


Güncel Sorunlar

Doğa dostu üretim alanlarının yanında yaşam bulan Süvari Çayı ve iklimsel çeşitliliğe katkı sağlayan Köroğlu Dağlarının da etkisiyle zenginleşmiş biyoçeşitlilik, şu anda bir maden projesinin tehdidi altında. Beypazarı’na bağlı ve Tahtacıörencik’in komşusu olan Uruş’ta, açık maden usulüyle sepiyolit madeni (bir kil türevi) çıkarılıp işlenmesi için (maden ocağı ve kırma eleme tesisi), bir maden şirketinin girişimiyle Ankara İl Çevre Müdürlüğü tarafından “ÇED Gerekli Değildir” kararı çıkarıldı.

Planlanan ocağın ve kırma-eleme tesisinin oluşturacağı toz, gürültü ve çeşitli sera gazı emisyonları, ağır tonajlı yük kamyonlarının oluşturacağı gürültü, trafik ve ağır egzoz emisyonu, kâr uğruna kesilmesi “gerekli görülebilecek” yüzlerce ağaç ve doğal yapısı bozulacak olan dekarlarca arazi, yer altı sularının olumsuz etkilenmesi tehlikesi, ortaya çıkacak mikropartiküllerin (yoğun tozun) çevredeki tarım arazilerine, meralara ve arılara vereceği sayısız zararlar, zengin yaban hayatının bu etkilerle bölgeden uzaklaşması, çevre köylerde yaşayanların yaşam kalitesinin ve geçim kaynaklarının zarar görmesi, ‘Sakin Şehir’ Güdül’ün kırsal turizm potansiyeline vurulacak darbeler, zaman içinde ortaya çıkacak biyolojik ve sosyo-kültürel deformasyon gibi onlarca olumsuz etkiye sebebiyet verebilecektir.

Uruş ve Tahtacıörencik sakinleri başta olmak üzere çevre köy sakinleri, muhtarlıklar, dernekler ve çeşitli kurumlar tüm farkındalıkları ile doğal ve tarımsal değeri olağanüstü olan bu bölgede maden ocağı istemediklerini dile getiriyorlar. Bir maden sahasında gelecek hayalleri kurmanın mümkün olmadığını belirtiyorlar. Uruş muhtarı, Uruşlular Derneği, Tahtacıörencik muhtarı ve Tahtacıörencik Köyü Güzelleştirme Yardımlaşma ve Kalkındırma Derneği, Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle bir dava açtılar. Bu vesileyle bölge sakinleri daha da güçlü şekilde bir araya geliyor, birlikte çalışmanın ve kırsalın değerini bizlere gösteriyorlar. 

Fotoğraf: 11 Temmuz 2021 Pazar günü TADYA’nın davetiyle Süvari Çayı kıyısında yapılan kahvaltı şenliğinde yerel üreticiler, yerel halk ve doğa dostu üretim destekçileri bir araya geldiler. Bölgenin doğasına ve tarımsal faaliyetlerine verdikleri değeri vurgulayarak güncel maden projesine karşı duruşlarını sergilediler.